25 Temmuz 2009 Cumartesi

Andante'nin 40.Sayısı


Gökyüzünde Bir ‘Arp Yıldızı’ Kaydı…

O ‘arp yıldızı’nın adı, Ceren Necipoğlu’ydu… Çalgısının üst düzeyde bir yorumcusu olmasının yanı sıra o aynı zamanda kendisini öğrencilerine adamış çok da iyi bir öğretmendi. Ceren Necipoğlu’nu en verimli çağında, yüreği sanat aşkı ve eğitme hevesiyle dopdolu olduğu bir yaşta, elim bir kazada kaybettik. Yaşadığı sırada kıymetini layıkıyla değerlendiremediğimiz sanatçılarımızdan biriydi o. Kendisine ayırdığımız kapak dosyasını hazırlarken farkına vardık ki Necipoğlu daha fazla tanınmayı ve takdir görmeyi meğer ne kadar da çok hak etmiş bir sanatçımızmış! Ailesi, Anadolu Üniversitesi’nde kurucusu olduğu arp bölümünde yetiştirdikleri başta olmak üzere tüm öğrencileri, okulundaki meslektaşları, arp camiası ve ülkemizin tüm sanatseverlerinin, bugüne kadar yaptıklarını ve bundan sonra daha neler yapabileceklerini düşündükçe, Ceren Necipoğlu’nu özlemle hatırlayacaklarına ve onu en güzel şekilde anacaklarına kuşkumuz yok…Andante’nin CEREN NECİPOĞLU DOSYASI’nda, Şirin Pancaroğlu ve Ceren Necipoğlu arasında geçen mektuplaşmaların yanısıra; Soner Çakılkaya, Şefik Kahramankaptan, Serla Balkarlı Can, Hale Basmacıoğlu, Bahadır Gülmez ve Toros Can’ın, sanatçımızın ardından kaleme aldıkları yazılar yer alıyor.
KAÇIRMADIK sayfalarında her zaman olduğu gibi bu sayıda da Türkiye’nin dört bir yanında son iki ay içinde düzenlenen klasik müzik etkinlikleri üzerine yazılarımız yer alıyor. Yazarlarımız İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Antalya ve Londra’da geçtiğimiz haftalarda yapılmış konser ve opera etkinliklerinden derledikleri gözlemleri okurlarıyla paylaşıyor.
“Gökyüzü Damlaları”nda RAHŞAN APAY’ın bu sayıdaki konuğu, eğitimci Banu Mısırlıoğlu Dilerge. Apay, konuğuyla, çocuk eğitiminde müziğin yeri ve önemi üzerine konuştu.
“Genç Müzisyenlerin Şefik Abi’si ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN’ın hazırladığı, Andante’nin son birkaç yıldır en fazla ilgi çeken köşelerinden biri olan “Gençlerden Haberiniz Var mı?”, bu sayı da hayli geniş bir içerikle yayımlanıyor. Son yıllarda o kadar çok gencimiz boylarından büyük öylesine büyük başarılara imza atıyorlar ki, Kahramankaptan da hangi birine yetişeceğini şaşırmış durumda!ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN ayrıca, CSO’nun geçenlerde verdiği popüler müzik konserine gösterilen tepkileri irdelediği “Başkentten Yansımalar”da ikinci konu olarak, Ankara Devlet Konservatuvarı’nın caz ana sanat dalı kurma girişiminin perde arkasını okurlarına anlatıyor.
Barok dönemin en büyük bestecilerinden biri olan Georg Friedrich Handel’i, ölümünün 250. yıldönümünde “Büyük Besteciler” sayfalarında anmayı sürdürüyoruz. HALİT SÜHA ÇELİKKIRAN, bu sayıda bestecinin, döneminin önde gelen şarkıcılarıyla inişli çıkışlı öykülerini, birinci el kaynaklara dayanarak anlatıyor.
AYŞE ÖKTEM, neredeyse unutulmakta olan geçmişin ünlü opera yıldızlarından soprano Ferhan Onat’ı tanıtıyor.
ERSİN ANTEP, “Defter”de, günümüz operasında çok tartışılan “çağdaş reji anlayışı” üzerine düşüncelerini paylaşıyor.
KEMAL KÜÇÜK, “Diapason”da, Türkiye’deki konservatuvar eğitiminin açmazlarına ve çözüm yollarına eğiliyor.
37. İstanbul Müzik Festivali’nin iki büyük yıldızı ANNE-SOPHIE MUTTER ve JUAN DIEGO FLOREZ’i, yabancı basından derlediğimiz söyleşileri sayesinde daha yakından tanıyacağınızı düşünüyoruz.
Yurtiçi ve yurtdışında çok iyi eğitim alan genç bestecilerimizden ZEYNEP GEDİZLİOĞLU ile Feyzi Erçin, BAŞAK DİLARA ÖZDEMİR ile Sami Kısaoğlu sohbet ettiler.
Büyük bestecilerin yaşadıkları mekânlara ve coğrafyalara yaptığı gezilerle tanıdığınız yazarımız müzikolog EMRE ARACI bu sayımızda, Viyana’da bir sunum yaptığı Haydn Sempozyumu’nu ve Handel’in 36 yılını geçirdiği Londra’da Brook Street, 25 numaradaki meşhur evini ziyaretinde edindiği izlenimleri paylaştı.
Sami Kısaoğlu, İTÜ MİAM’da düzenlenen 3. GENÇ BESTECİLER ŞENLİĞİ’ne katılan genç müzisyenlerimize mikrofonu uzattı ve onlardan eserlerini kendi sözcükleriyle anlatmasını istedi.
AYŞE ÖKTEM, “Operanın Başyapıtları”nda, Gounod’nun ölümsüz başyapıtı “Romeo ve Jülyet” operasını anlattı.
Ülkemizin önde gelen klasik müzik kaydı koleksiyoncularından AHMET MAKAL, Andante’nin geçen sayısından itibaren yazmaya başladığı “Şeytanın ‘Al’ Dedikleri”nde, ülkemize geçtiğimiz haftalarda ithal edilen EMI etiketli kutulu setleri mercek altına alıyor.
UFUK ÇAKMAK, okur kitlesini yaratmayı başaran köşesi “Müzik Penceresi”nde yine kendisini son iki ay içinde etkilemiş kayıtlar, konserler ve müzisyenler üzerine öznel değerlendirmelerini okurlarıyla paylaşıyor.
İzmir Devlet Senfoni Orkestrası solisti, piyanist YEŞİM GÖKALP, yazarımız Kemal Küçük’e hitaben yolladığı kapsamlı mektubunda, “orkestra solistliği” konusundaki görüşlerini iletiyor.